Bahar gelince
benim gibi içindeki gezme tutkusu kabaran insanlardansanız ve henüz Kapadokya’yı
görmediyseniz, çocuğunuz olması sizi vazgeçirmesin, muhteşem bir coğrafya sizin
de çocuğunuzun çok eğleneceği bu turda biz neler yaptık detaylarıyla yazayım da
iyice cesaretlenin J
Daha önce 3
kere Kapadokya’ya gitmiş ve bu muhteşem coğrafyaya hayran kalmıştım. Fakat
bölge olarak çocukla gitmek zor olur diye düşünüyordum sanırım birçok kişi de
böyle düşünüyor zira bol yürüyüşlü, bol merdiven inmeli, yeraltı şehirlerine
girip çıkmalı kısacası maceralı bir tur. İşte tam da bu macera kısmından dolayı
bir çılgınlık yapıp 2 tane 4 yaş erkek çocuğuyla üstelik turla Kapadokya’ya
gitmeye karar verdik. Gitmeden önce bu geziyle ilgili internette biraz
araştırma yapınca herkes çocukla çok zor, pusetle gezilmez oralar tarzında
yorumlar yapmıştı ama tura gidip geldikten sonra diyebilirim ki hiç de zor
değil, gözünüzü karartın ve yola çıkın J
Tura tek
değil 2 çocukla gitmek işimizi kolaylaştırdı bence şöyle ki devamlı birlikte
oynadılar, aynı odada kaldık ve bu onların çok hoşuna gitti. Nisan ayının bir
Perşembe akşamı Kadıköy’den Jolly Tur’un otobüsüyle saat 22 gibi maceramız
başladı. Gece yolculuğunda sorun olmuyor zaten genelde bütün çocuklar uyuyor,
bizimkiler de kalkıştan kısa bir süre sonra uyudu. Ertesi sabah 8e doğru
bölgeye giriş yapıyoruz rehberimiz ilk olarak bizi Hasan Dağının yanında
indiriyor hem dağı fotoğraflayabiliyoruz hem de hemen yanındaki hanı geziyoruz.
Burası Tepesi Delikhan Kervansarayı, aslında uygun olarak yeniden inşa edilmiş,
içinde hediyelik eşyaların da satıldığı bu han çocuklara oldukça değişik geliyor.
Uykumuz iyice açılınca ilk durağımız olan
Kaymaklı Yeraltı Şehrine varıyoruz. Tura çıkmadan önce yeraltı şehirlerine
çocukları sokar mıyız korkarlar mı acaba diye düşünmüştüm ama çocuklar bizden
önce girdiler bile J
Ve aşağısı onlara oldukça değişik geldi,
etrafta koşturup durdular, keşfetmeye çalıştılar.
Kapadokya’da
çok sayıda yeraltı şehri var paket turlarda genelde ya Kaymaklı yada Derinkuyu’ya
götürüyor bizim rehberimiz Kaymaklıyı
seçmişti ki güzel bir tercih daha önce Kapadokya’ya geldiğimde Derinkuyu’ya da
inmiştim ve çıkış biraz dardı klostrofobik bir havası vardı. Kaymaklıdan
çıktıktan sonra yol üzerinde Güvercinlik Vadisinde fotoğraf molası verdik.
Burada çok sayıda güvercin olduğundan bu ismi almış , harika manzara
fotoğrafları çekebilirsiniz. Güvercinlik vadisine girince hemen sağda nazar
boncuğu ve dilek ağacı var, turistler bile bu geleneğe uyup ağaca nazar boncuğu
takıyorlar.
Artık saat
iyice öğlene yaklaşmıştı tur firmasının önceden ayarladığı Aydede Restorana
öğle yemeğine gittik. Grup olarak biz gelmeden önce set menü olarak yemek
hazırlanmıştı ; çorba, meze, tavuk, pilav, kazandibi için kişi başı 16 TL.
ödedik, bence yemekler güzeldi, fiyatı da uygundu. Yemekten sonra tekrar yola
koyulduk ve Uçhisar’a gittik. Burada meşhur üç güzeller denen peri bacalarında
fotoğraf molası verdik, bu peri bacalarına aynı zamanda anne-baba-çocuk peri
bacaları deniyor, çok güzeller gerçekten.
Kapadokya
turlarında çok sayıda alışveriş durağı da oluyor, bölgede turizm çok
geliştiğinden bölgeye has ürünler satan çok sayıda dükkan var, tur firmaları da
mutlaka bunlarla anlaşmış oluyor ve sizi götürüyorlar. Kapadokya peri bacaları
kadar şaraplarıyla da meşhur özellikle Turasan hem çok eski bir işletme hem de
gerçekten güzel şarap yapıyorlar. Bizde Turasan fabrikasına gittik, önce şarap
yapımıyla ilgili kısa bir bilgilendirme yapılıyor sonrasında mağaza kısmına
geçilip şarap tadımı yapabiliyor ve şarap satın alabiliyorsunuz. Kapadokya’da
çok sayıda şarap firması var ama Turasan bence en iyilerinden biri, eve
götürmek üzere biraz şarap stoğu yapıyoruz.
Turasan’daki
şarap tadım ve alışveriş molasından sonra eski bir Rum köyü olan Mustafapaşa
Köyüne gitmek üzere yola çıkıyoruz. Yolculuk 40 dakika sürüyor. Burası Asmalı Konak
dizisiyle meşhur olan köy, dizinin bölgeye katkısı yadsınamaz, bir dönem
insanlar sadece bu konağı görmek için bölgeye turla geliyorlardı. Konak bir
aileye ait , yıllar önce geldiğimde 1 TL. ödeyip girip konağı gezmiştik, artık
dizinin modası geçtiğinden konağı gezmeye pek rağbet yok. Fakat köy başlı
başına çok hoş konak ve binalarla dolu, sokaklarında gezmek ve fotoğraf çekmek
için ideal. Kapadokya Meslek Yüksek okulu da bu köyde.
Artık saatler akşama yaklaşırken hepimiz çok yorulmuştuk bu güzel köyde bu cafede oturup biraz dinlendikten sonra otobüslere binip otellerimize gittik. Biz Büyük Turban Otelde kaldık, biraz eski ama güzel bir tesisti, yemekleri açık büfeydi, odaları rahattı, bir şikayetimiz olmadı. Otel Ürgüp merkeze yürüme mesafesinde. Akşam yemeğini otelde yedikten sonra yürüyerek merkeze indik üstelik taş sokaklarda ve bebek arabalarıyla :) Oğlanlar çok yorulmuş olduklarından bebek arabalarında uyudular bizde merkezde bir cafede oturduk. Kapadokya bölgesinin güzel yani nereye gitseniz güzelliklerle karşılaşmanız, bir günde bir sürü güzel yer gördük, bol bol yürüdük, yorulduk ama akşam olduğunda herkes hayatından memnundu. Ertesi gün daha ne güzellikler göreceğimizi düşünerek otelimize döndük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder