2 katlı, avlulu hoş bir eser. Avlulu yapıları oldum olası
sevmişimdir zaten burası da insana huzur veriyor. AVM.ler gibi devasa değil ,
minik ve insana huzur veren bir yer. Her iki katında da birbirinden güzel
hediyelik eşya dükkanları var. Tek sorun dükkanlar o kadar minik ve içleri o
kadar dolu ki biz çoğuna 2 çocukla girmeye çekindik, her taraf kırılacak eşya
dolu ve bizimkiler haydut olunca camdan bakmakla yetindik, nispeten daha büyük
olan dükkanları gezip kendime ebrudan yapılma harika bir kolye, küpe, yüzük
seti aldım, istanbul'a döndüğümüzden beri neredeyse her gün takıyorum ve her
gören bayılıyor. Cam eserler de çok güzel, gelmişken bir sürü hediyelik
alabilirsiniz, biz biraz diken üstünde gezdiğimizden çok fazla alışveriş
yapmadan çarşıyı arka kapıdan terk ediyoruz.
Çarşının hemen arkasında masmaviye boyanmış masallardaki
evlere benzeyen bir konak var. Yağcızade Konağı. Konağın avlusundaki banklarda
dinleniyoruz ve yolumuza devam ediyoruz.
Çocukları hala çay bahçesinde oturan babalarının yanına
bırakıp yürüyerek önce Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesine gidiyoruz,
yürüme mesafesi 5-6 dakika, oldukça yakın. Müzeyle ilgili yazıma buradan
ulaşabilirsiniz. Balmumu müzesinin hemen yanında Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ve Kent Müzesi var.
Cam sanatları müzesine giriş sadece 2 TL. Gittiğimiz tüm
müzeler neredeyse 2 TL.ydi bu yönden de Eskişehir’e hayran kaldım. İstanbulda
olsa çok daha yüksek olur bu fiyatlar ama burada sanırım insanların rahatlıkla
gezmesi düşünülerek fiyatlar düşük tutulmuş tam bir sosyal devlet
anlayışı. Burası aynı zamanda Türkiye’nin
ilk cam sanatları müzesiymiş, yerli ve yabancı sanatçıların eserleri
sergileniyor. Eserlerin hepsi de çok güzeldi, insan bir kez daha ne yetenekler
var diye düşünmeden edemiyor.
Burası da gene avlulu bir konak restore edilerek müzeye
çevrilmiş, üst katı kent müzesi yapılmış, Eskişehir’in tarihi anlatılıyor.
Avlusunu geçince iç salonda sürekli değişen sergiler oluyormuş biz gittiğimizde
Yıldız Moran fotoğraf sergisi vardır, siyah beyaz harika fotoğraflar gördük.
İçeride ayrıca kütüphane de vardı.
Cam sanatları müzesini de gezdikten sonra ara sokakları
gezerek meydana geri döndük. Ara sokaklarda Camzade isimli çok güzel bir dükkan
var, harika cam eserler satılıyor. Bunun gibi irili ufaklı bir çok dükkan var
aslında, Odunpazarı son yıllarda yerli turist çekmeye başladıktan sonra halk bu
tür yerler açmaya başlamış. Çok sayıda lületaşı atölyesi de var içeri girip hem
yapılışı seyredip hem ürün satın alabiliyorsunuz.
Bu kadar saat çay bahçesinde oturmaktan halen sıkılmamış
olan J
eşlerimizi alıp Odunpazarı gezimizi sonlandırıyoruz. Dediğim gibi burası sadece
evlerini görüp resim çekip döneceğiniz bir yer değil o yüzden en az 4-5 saat
ayırmak gerekiyor. Gelmişken müzeleri ve çarşısını da mutlaka gezin. Şelalepark
bu bölgeye çok yakın bizim bir sonraki durağımız orası ama yürüyerek gitmek
anlamlı değil çünkü çok tepede kalıyor bu yüzden sizde mümkünse araçla çıkın ,
Eskişehir’i tepeden gören güzel manzaralı bir park.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder