Çeşme bizim en sevdiğimiz tatil yörelerinden
biri, Poyraz’dan önce tüm tatillerimizin sonunda 2-3 günlüğüne bile olsa
Çeşme’ye uğrardık. Poyraz’ın hayatımıza girişinden sonra ilk 2 sene Marmara
bölgesinden uzaklaşamadık zira araba yolculuğunu sevmeyen sürekli ağlayıp
hayatı bize zindan eden bir çocuktu bu yüzden hamilelik dahil 3 sene üst üst
Çeşme’ye gidemedik. Geçen yaz şeytanın bacağını kırıp gece yolculuğu yapmayı
göze alarak Çeşme’ye gittik ve ramazan bayramını orada geçirdik. Aslında
tatilimize Bodrum’da başlamıştık ama Bodrum’da klasik herşey dahil bir otelde
kaldık , ki benim de eşimin de tatil anlayışına çok ters bir konsept sırf
çocukla rahat etmek için gittik ve Bodrum’dan çıkınca çok özlediğimiz Çeşme’ye
kırdık rotayı.
Poyraz’dan önceki tatil anlayışımız arabaya
atlayıp 10 gün 15 gün tüm kıyı şeridini gezerek beğendiğimiz yerde kalıp
beğenmediğimiz yerde devam etmek şeklindeydi bu nedenle birçok sahilden denize
girmişizdir ve bence Türkiye’nin tartışmasız en güzel sahillerinden biri Çeşme.
Hele çocukla denize girmek için süper ideal bir kere içi komple kum ve sığ,
plajları gerçekten pırlanta gibi, harika bir denizi var. Tek dezavantajı bence
soğuk oluşu eğer çocuğunuz soğuk deniz sevmezse biraz zorlanabilirsiniz ama
bizim oğlanın öyle bir derdi olmadığından hiç sorun yaşamadık. Zaten Ege denizi
genel olarak biraz daha soğuk Asos ve Bozcaada’da çok soğuk denizler örneğin.
Çeşme’yi plajlarından dolayı çok seviyoruz
tamam ama Çeşme’de tesis problemi var. Yani Bodrum veya diğer beldeler kadar
popüler olmadığından çok fazla da tesisi yok. En popüler tesislerinden biri
Pırıl Otel o da çok eski. Ilıca sahilinde Shareton var ama inanılmaz pahalı.
Son yıllarda yeni yeni oteller açılmaya başlandı. Fakat hem merkezi hem
ilçeleri pansiyon ve küçük motel dolu. Bizde genelde hep merkezde kalıp her gün
değişik bir plaja giderek yapıyoruz tatilimizi.
1.gün ilk tercihimiz Altınkum plajı gerçekten
adını hak eden harika bir kumu ve tertemiz bir denizi var. Bu plaja daha önce
de gelmiştik, ilk defa Poyraz’la geldik ve tekrar bayıldık. Su çok sığ
olduğundan yüzmesi biraz zor ama çocuklar için tam bir cennet, kolluğa bile
gerek olmadan rahatça suyun içinde oynayabilir. Bu fotolara baktıkça buraların
Maldivlerden ne eksiği var diyorum J pansiyonumuz
oda kahvaltı olduğundan akşam yemeklerini çeşme merkezde yedik, ilk akşam
herkesin öve öve bitiremediği Topçu’ya gittik , gerçekten övgüyü hak ediyor,
harika bir yer, Poyraz bile severek yedi ki biz normalde çok et yiyen bir aile
değiliz. Buraya bir akşam mutlaka gelinmeli tatil süresince. Her akşam olmaz
zira biraz tuzlu.
2.gün çok sevdiğimiz Alaçatı’ya gittik, son
yıllarda oldukça popüler olmuş bir yer. Çok şık ve pahalı butik otelleri, lüks
restoran ve cafeleri var. Sokaklarında gezmek bile ayrı bir keyif, kafalerinde
akşama kadar boş boş oturup dinlenebiliriz. Alaçatı apayrı bir yazının konusu
zaten fakat bu sefer hayal kırıklığına uğradık biraz zira halk plajını
kapatmışlar. Babaylon Otel’in hemen solunda senelerdir şezlong kiralayıp denize
girdiğimiz halk plajının yerinde yeller esiyordu böylece Alaçatı’da halkın
denize girebileceği plaj kalmamış illa bir beach cluba girip para vermek
gerekli. Alaçatı zaten inanılmaz rüzgarlı bu açıdan çocukla denize girmek zaten
zor, buraya sadece farklı atmosferini solumak, sokaklarında dolaşmak için
gelebilirsiniz. Gecesi de ayrı güzel ama çok kalabalık, geceleri iğne atsan
yere düşmüyor ve dolaşması biraz zahmetli oluyor hele de bebek arabasıyla.
Alaçatıda denize girmekten vazgeçince rotayı
Ildırı’ya çevirdik. Normalde çok fazla tv izlemiyorum ama izlediğim nadir
dizilerden biri Fatmagül’ün Suçu Ne burada çekiliyor özellikle o giriş
sahnesinde denizin ortasında minik bir adacık ve üzerinde tek bir ağaç olan bir
görüntü vardır işte orayı merak ediyordum ve gördüm işte aşağıda..
Bu gezimizde bir ilke imza atarak Poyraz’la
İLK antik kent gezimizi de yapmış olduk. Eritrai Antik kentini gezdik birlikte.
(Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunanca’da “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağını kırmızı renginden dolayı Erythra’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır.) . Ildırı küçük bir yerleşim , çekimlerin
yapıldığı yerler içerlerdeymiş biz güzel manzarası olan bir cafede oturup
dinlenmeyi tercih ettik, hava da oldukça sıcak olduğundan gündüz gezmek epey
zor oluyor bu tür yerleri.
3.gün Ilıca’ya gittik, burası da çok sevdiğim
başka bir yer. Shareton ve çevresinde lüks yazlıklar var, denizi diğer yerlere
göre daha sıcak, oldukça dalgalı ama güzel. Plajda 30 tl.ye şezlong, şemsiye
kiralayabiliyorsunuz, bol miktarda kumrucu var, öğlen akşam kumru
yiyebilirsiniz. Burada kaplıcalarda varmış ama ben görmedim ve kullanmadım.
Ilıca’nın içinde de pansiyonlar var bol miktarda.
Bu tatilimiz çok kısaydı ama daha önceki
yıllarda Pırlanta Plajından, Kızlar Plajından da denize girdik hepsi çok
güzeldi. Aya Yorgi koyuna gitmeye çalışıp gidemedik zira orayı da özel
işletmeler kaplamış, normal halk olarak gitmek imkansız hale gelmiş. Biz akşamları genelde merkezde yemek yedik,
her türlü yiyecek alternatifi mevcut, biz ev yemeklerini güzel yapan İmren
restoranı tercih ettik genelde. Bol bol sakızlı dondurma yedik. Akşamları Poyraz’ı
lunaparka götürdük. Kısaca çocuklu bir aile için oldukça ideal bir tatil
beldesi bence Çeşme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder